Bahar Düşü

“Rüzgârlar eserdi tepede her dil. Her dilden eserdi rüzgâr, her dilden şarkılar söylerdi. Masallar anlatırdı her birine, bazen coşardı; çocuklaşırdı bazen. Eserdi de yaman, incitmezdi dalını hiçbirinin; okşayışı sevgi şiddetinde. Gece daha farklı dillenirdi tepe, gök dillenirdi. Gece, ay ışığında beyaz düşlere dillenirdi.

Kasabanın Hikâyesi’nden Alıntı

Kasabanın kuşları gökyüzünü terk etmiş, gölün suyu çekilmekte, balıklar ortadan kaybolmuştur. İnekleri kasabanın sütten kesilmiş, horozları ötmez olmuş ve kasabada hiç bir erkek çocuğu doğmaz olmuştur.

Kasabanın hikâyesi üç koldan ilerlemektedir.

Yusuf, Meryem, Zeynep ve küçük çocukları hikâyenin ana can damarıdır. Hiç kız çocuğu olmayan ve kız çocuğunu büyük bir özlemle bekleyen Yusuf’un sonunda kız çocuğu olur. Ama bu bebek kasaba üstündeki lanetin işareti olarak algılanır. Yusuf bir çaresizlik içinde kıvranmaktadır. Kimsenin yüzüne bakamaz. Meryem -Yusuf’un ablası- bu bekleyişi, ne olursa olsun bağrına basmayı, sığınacak bir liman olmayı simgelemektedir.

Murat ve Hazal hikâyedeki aşkı, kendine yetebilmeyi ve son olarak lanetin bittiğini müjdeleyen bir erkek çocuğu beklentisinin hikâyesidir.

Çam fidanı, lanetin başlangıcı büyük yangını, o büyük bekleyişi ve umudu hikâye eder.

Pdf formatında aşağıdaki linkten ücretsiz indirebilirsiniz.

 

Ya da E-pub ( e-kitap ) olarak aşağıdaki online kitap mağazalarından temin edebilirsiniz.

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.